UNUTMAYALIM
*BAKÜ MEKTUBU*
Profesyonel edebiyat bililmciliğinin ortaya çıkmasından önceki uzun süreçte edebi eserleri kayıt altına alıp sonraki kuşaklara aktaran çalışma alanının ismi `Tezkireci`liktir.Yani,büyük çoğunluğu şiir türünden oluşan örneklerin dahil edildiği tezkirelere yazarların biyografilerine ilişkin bilgilerin de eklenmesi suretiyle dokuz-on asırlık edebiyat tarihinin izlerini taşıyan yazma veya taş baskı biçimindeki kitaplar sonraki kuşakların kullana bilecekleri muteber kaynaklar niteliği taşımaktaydı.`Tezkire` ismi verilen o kitaplarda sadece şiir ustalarının değil haliyle resim,mimarlık ve hat sanatının mühim şahsiyetlerinin hayat ve çalışmalarına ilişkin bilgiler de yer alıyordu.19.yüzyılın sonlarına doğru biçimlenmeye başlayan ve 20.yüzyılın başlarında ortaya çıkan profesyonel edebiyat bilimciliğimizin isnat noktalarını da tezkireler oluşturmuştur.Edebiyat bilimciliğinin basit bir ilgi alanı veya hobi olmaktan çıkarılıp profesyonel iştigal sahası haline getiren yapıtların tezkirelerden ana farkı teorik ve analitik çalışmaların ön plana çıkması ve bu sayede milli `Edebiyat kuramı` kavramının zemininn oluşturlmasıydı.Feridun Bey Köçerli`nin 1903 yılında yayınladığı `Azerbaycan Tatarlarının edebiyatı` isimli kitabı bu bakımdan eskiden yeniye önemli bir aşama ve kendinden sonraki dönemlere yol gösteren mühim bir simge niteliği taşımaktadır.
Peki profesyonel edebiyat bilimciliğine doğru atılan mühim adımlar ve ortaya konan eserler tezkirecilik geleneğini bir çırpıda ortadan kaldırdı mı?
Hayır,tabii ki,kaldırmadığı gibi araştırmalarımız tezkire ve tezkireciliğin 20.yüzyılın ortalarını da geçerek son önemli örneğini verdikten sonra `Mühim kişiliklerin biyografisi ve eserleri` araştırma türünün tarihe karıştığını ortaya koymaktadır.Gözlem ve araştırmalarımız, örneğin,Gulam Mehmetli imzasını taşıyan bir yapıtın, aynı zamanda, Oğuz coğrafyasının son tezkiresi olduğunu bize göstermektedir.Sözkonusu tezkire Azerbaycan`lı ünlü gazeteci yazar,bilim adamı Gulam Ali Mehmetli`nin `Tezkire`sidir.İki senelik çalışmamızın sonucu olarak 2012 yılında Bakü`de yayınlattığımız 700 sayfalık kitabın tam ismi `Azerbaycan`lı bilim adamı,yazar,şair ve diğer önemli şahsiyetlere ilişkin bibliyografik materyaller` olup tezkire turunun son örneği sayılabilir.Türkiye`de de yayına hazır hale getirilen kitabın pandemi yüzünden biraz ertelenme durumunda kalan baskısının kısa sürede gerçekleşeceğini bekliyoruz.
Gulam Ali Mehmetli...
Hayat serüvenine baktığımızda Mehmetli`nin aslında yaşamıyla Oğuz coğrafyasını kucakladığını ve yapıtlarıyla o coğrafyanın sembol bir ismi haline geldiğini görmekteyiz. 25 Mart 1897 Tebriz-Güney Azerbaycan doğumlu Mehmetli`nin babası ekonomik sıkıntılardan dolayı ailesini 20.yüzyılın başlarında Oğuz coğrafyasının bir noktasından başka bir noktası olan Aşkabat`a götürmüştür.Fakat ekonomik sıkıntılarını Aşkabat`da atlatamayn Ali Mehmet Bey, 1908 yılında yeniden Tebriz`e dönmek zorunda kalmıştır.Güney Azerbaycan tarihinin en keşmekeşli çağlarının yaşandığı o yıllarda Tebriz`de yine tutunamayan aile 3-4 ay sonra yeniden Aşgakat`ın yolunu tutmuş,Gulam Ali de işte orada eğitimine imam-hatip okulunda başlamasına rağmen ekonomik sıkıntılar 13 yaşında kendisini çalışmaya mecbur bırakmıştır.Bir süre sonra matbaada çalışmaya başlayan Gulam Ali Mehmetli,`Tan yıldızı`, `Seda-yi fukara`, `Kızıl yıldız` gazetelerinin yayına hazırlanma ve baskı sürecinin bizzat içinde bulunmuştur.
O dönem Aşkabat`da yaşayan Azerbaycan`lı ünlü bilim adamı ve aydını Selman Mümtaz`ı tanıması Mehmetli`nin dünyaya bakışının şekillenmesinde önemli rol oynamıştır.Nitekim 90.doğum yılında `İlim` gazetesine akademisyen arkadaşı Doç.Dr.Ekrem Bağırov vasıtasıyla yaptığı açıklamalarda da Selman Mümtaz`ın rolünü şu şeklde ifade etmiştir: “Sonradan Mümtaz`ın yayınladığı `El edebiyatı` isimli kitaplarda bir vakit benim yazıp verdiğim şiirlerden bazılarını gördüğümde büyük sevinc ve gurur hissi yaşamışım”. O deneyimle 1923 yılında Bakü”ye göç eden Gulam Ali Mehmetli`nin burada iş bulması da zor olmamış,Şark Rönesansı`nın ünlü kişiliği,yazar ve yayıncı Celil Mehmetkuluzade`yle tanışan Mehmetli, kendisini geliştirme fırsatına kavuşmuştur.İlerleyen yıllarda Bakü Tiyatro Yüksekokuluna kaydını yaptıran Gulam Mehmetli oradan mezun olduktan sonra Azerbaycan`ın ünlü sahne sanatı ustalarının çalışmalarını yakından takip etmiş,onların hayat ve çalışmalarına ilişkin makale ve kitaplar kaleme almıştır.SSCB-Almanya savaşının başlamasıyla sovyet ordusunun Güney Azerbaycan`a girmesinden sonra Bakü`den Tebriz`e giden yazar,gazeteci,akademisyen,sanatçı grubunun en faal isimlerinden biri olan Gulam Ali Mehmetli,orada 1946 yılına kadar sürecek çalışmaları sırasında sadece günlük gazetede görev yapmakla yetinmemiş, Güney Azerbaycan`ın kültür hayatının tüm alanlarını kapsayan çalışmaların altına imzasını atmıştır.Sovyet ordusunun 1946 yılında bölgeyi terketmesiyle Bakü`ye dönen Mehmetli`nin Azerbaycan için en büyük hizmetlerinden biri de Tebriz`den büyük zorlukları göğüsleyerek getirdiği kiymetli yazmaları ve arşiv belgelerini Azerbaycan Bilimler Akademisine teslim ederek kayıt altına aldırtmak olmuştur.Adeta bir hazine niteliği taşıyan o yazma ve belgeler yetmiş beş seneden beri dünya bilim adamlarının çalışmalarına isabetli biçimde ışık tutmaktadır.
1950`li yılların ortalarından itibaren çalışmalarını tiyatro tarihi ve salnameler üzerinde yoğunlaştıran Gulam Ali Mehmetli ortaya koyduğu cilt cilt kitaplarla Azerbaycan`ın edebiyat ve bilim hayatında kendi alanında öncü bir şahsiyet durumuna gelmiştir.Bu durumu Mehmetli`nin 80.doğum yılında yazdığı makalede Ord.Prof.Dr.Aziz Mirahmedov şu şekilde özetlemştir:”Gulam Mehmetli ilginç bir hayat yolu geçmiştir.Dolgun ve ders alınacak içeriği olan bu hayat yolu birçok açıdan olağanüstü özelliklere sahiiptir.Lise ve yüksekokul diploması olmaksızın Gulam Mehmetli gazeteci,yazar,araştırmacı alim,metn okuyucusu ve kültür alanının yorulmaz eleştirmeni ve tarihçisidir.”
Aslında Mehmetli`nin bir araştırmacı ve derlemeci olarak çalışmalarına herkesten önce en büyük değeri ünlü Rus yazar Maksim Gorki 1934 yılında kendisine yazdığı mektupta ifade etmiş, “Klasiklerin eserlerini büyük ilgi ve itinayla derleyerek yayınlamasından dolayı” Mehmetli`ye şükranlarını sunmuştu.Titiz çalışmalarından dolayı yaşamının ilerleyen dönemlerinde de farklı ülkelerin bilim kurumlarından,yazarlarından, sanat ustalarından bu tür mektuplar alan Gulam Ali Mehmetli 1950`li yılların sonlarından Sovyetler Birliği`nin çeşitli kütüpnalerinde,arşıvlerinde, yazma enstitülerinde çalışarak sayısız eserin bilim dünyasına tanıtılmasını sağlamış ve önemli sayıda eski yazmanın,kitabın,arşiv belgesinin bizzat kendi çabalarıyla Azerbaycan`a getirilmesine müvaffak olmuştur.1960”ların başlarından itibaren yabancı ülke arşiv ve kütüphanelerinde de muntazam çalışmalara başlayan Mehmetli`nin,İstanbul`un çeşitli arşiv ve kütüphanelerinde sarfettiği emekler dikkati çekmektedir.Zira demir perde döneminin tüm ideolojik ayrımcılıklarına rağmen Gulam Mehmetli ,Türkiye`yi kardeş bir ülke saymış ve İstanbul`da gördüğü ilgi ve alakayı yasaklara rağmen kendi çevresine anlatmaktan asla çekinmemiştir.Olağanüstü verimli çalışmalarının sonucu olarak bilim ve sanat dünyası için kiymetli eserler ortaya koymasına rağmen Gulam Ali Mehmetli kitaplarının devlet tarafından zamanında yayınlamamasından yakınmıştır.Yaklaşık bir asırlık ömrünün son aylarına kadar çalışmalarını faal biçimde sürdüren Gulam Ali Mehmetli 18 Kasım 1994”te,97 yaşında Bakü`de hayata gözlerini yummuştur.Bilim dünyasındakı eşsiz çalışmalarından dolayı Azerbaycan devleti ,Gulam Ali Mehmetli`nin ünlü şahsiyetlerin uyuduğu Fahri mezarlık`ta toprağa verilmesini uygun bulmuştur.
Gulam Mehmetli`yi Türk okuruna tanıtma amacı taşıyan bu kısa yazıda onun yaklaşık otuz sene üzerinde çalıştığı ve döneminkoşullarının yayınlanmaya müsaade etmeyeceğinden dolayı Blimler Akademisi`ne bağlı Yazmalar Fonu`na teslim ettiği `Tezkiresi`ne farklı bir parantez açmamız gerekiyor.
Türk dilli halkların edebiyat,sanat ve bilim tarihinin son tezkiresi niteliğindeki `Azerbaycan`lı alim,yazar,şair ve diğer önemli şahsiyetlere ilişkin bibliyografik materyaller` isimli eserini 1950”lerin başlarında tamamlayan Gulam Ali Mehmetli onu 1954 yılında Azerbaycan Bilimler Akademisi Yazmalar Fonu`na devretmiştir.Bunun ana nedeni `Enternasyonalist` sovyet ideolojisi ortamında eserin yayınlamasına dair yaşadığı ümitsizlik olmuştur.Nitekim yarım asırdan fazla arşivde kalan tezkire 2008 yılında benim tarafımdan gün yüzüne çıkarılmış, üzerinde iki seneyi bulan çalışmamın sonucunda yayına hazırladığım `Gulam Mehmetli Tezkire`si` isimli kitabım Azerbaycan Ulusal Bilimler Akademisi Yazmalar Enstitüsü Bilim-Yayın Konseyi kararıyla 2012 yılında yayınlanmıştır.
Gulam Ali Mehmetli `Tezkere`sini her şeyden önce Güney Azerbaycan`lı ünlü edebi eserler ve yazmalar derleyicisi Muhammed Ali Terbiyet`in `Danişmendan-i Azerbaycan` eseriyle kıyaslamamız gerekir.Bu bakımdan Terbiyet ve Mehmetli Tezkireleri Oğuz coğrafyasının ortak değerleri olarak araştırmacıların gözünde daha da ağırlık kazanmaktadır.Şark dillerindeki yazma kaynaklarının önemli araştırmacılarından Prof.Dr.Azade Musabeyli ise bu eserleri Bağdat Tezkire ekolünün devamı olarak nitelendirmektedir. Önceki tezkirelerle kıyasladığımızda Gulam Ali Mehmetli `Tezkiresi`nde yaklaşık on asırlık bir dönemin sadece kalem ve fırça sahiplerinin değil,tabiplerinin,coğrafya ve nebatat bilimcilerinin,müneccimlerinin isimlerinin ve onların eserlerinden parçaların da yer aldığını görmekteyiz.Bu durum Oğuz coğrafyasının 20.yüzyılın ortalarında yazılmış son Tezkire`sine olan ilgiyi katbekat artırmaktadır.Bu bakımdan sovyet döneminde yazılmasına rağmen Mehmetli`nin ideolojik etkiler altında kalmamasını da büyük takdirle anmamız gerekmektedir.
Gulam Ali Mehmetli `Tezkiresi`nin Oğuz coğrafyasını simgeleyen başka bir özelliği de kitabın sayfalarında karşılaştığımız mekan ve hareketlilikleridir.Kitap Oğuz coğrafyasında günümüzde mevcut olan sınırları hiçe sayarak bilim,edebiyat, sanat insanlarının ortak kültürümüzün geliştirilmesine yaptıkları katkıları ortaya koymasıyla büyük önem arzetmektedir.Bu açıdan kitabın kapsama alanına giren coğrafyayı şu şekilde tasvir etmemiz mümkündür:
1-Başlangıç noktası olarak Azerbaycan”ın Şamahı kenti.Yani Şirvan ve Şirvanlılar ekolü.Az geri çekildiğimizde Oğuz coğrafyasının Kuzey`deki uç kenti Derbent`in de bir dizi önemli şahsiyeti bu sınırların içine dahil oluyor.
2. Karabağ ve az Batı`ya doğru Erivan.
3. Başta Tebriz olmak üzere bugün İran sınırları içersinde kalmış Güney Azerbaycan`ın tamamı.
4.Tebriz merkezli olmak kaydıyla hareketlenmelerin iki yönü bulunmaktadır: sınırları aşarak Doğu`ya yönelmek suretiyle Afganistan ve Hindistan ve yine sınırları aşarak Batı`ya yönelmek suretiyle Osmanlı toprakları(Bursa,İznik,Kastamonu,Amasya ve İstanbul.)Bu ana eksenin dışına çıkılarak Kahire,Bağdat,Şam ve Halep de kapsama alanı içine girdiği gibi kimi durumlarda bu çizgi harita Mekke ve Medine`ye kadar da uzay biliyor.
Gulam Ali Mehmetli Tezkire`si bize şu gerçeği bir daha öğretiyor: tarihin farklı dönemlerinde aynı milleti belirli sınırlar ayırabilir fakat edebiyat,kültür hiçbir sınır parçalanmalarına boyun eğmeyen fenomenler olarak o sınırları daima birarada tutuyor.Oğuz coğrafyasının günümüzdeki sınır bölünmüşlüğüne bu gerçeklik açısından baktığımızda 20.yüzyıl Oğuz coğrafyasının son tezkiresinin önemi daha artıyor.
Gulam Mehmetli gibi `Yürüyen ansiklopedi` vasfındaki bir insanı tek yazıda yeteri kadar tanıtmanın imkansız olduğu herkes gibi biz de tereddütsüz kabullenmişiz.Onun için yazıyı burada noktalayarak edebiyat,sanat ve bilim dünyasına örnek olarak kalmayı sürdüren Gulam Mehmetli`nin aziz hatırası önünde saygıyla eğiliyor ve kendisine Allah`tan rahmet diliyoruz.