Prof. Dr. Mustafa Sever
İnsanın -mitik dönemden günümüze- düşünme, davranma ve çevresine etki etme edimlerinde, içinde yaşadığı coğrafyadaki iklim, bitki örtüsü, hayvanlar, doğa olayları, vb. etkili olmuştur. İnsan, yaratılışı gereği üzerine etkiyen olayları kendi lehine kullanma, yararlanabileceği şekle dönüştürme, oluşan tehlikelerden kendisini koruma ya da istediği, dilediği yönde olaylara yön verme çabasındadır ve bu çabayla gözüyle görmediği, ancak varlığına inandığı güçleri harekete geçirmek, onlardan gelecek zararları önlemek, dileklerinin gerçekleşmesi yönünde bu gizli güçlerden yararlanmak için bir yandan onlara saçılarda, kurban sunmalarda bulunurken diğer yandan da büyüsel birtakım ritüeller geliştirmiştir. Bu büyüsel ritüeller, insanın üstesinden gelemediği olay ve durumları istediği şekle dönüştürmek yönünde tekrar edilerek kalıp davranışlar bütünü olarak bin yıllardır süregelmiştir.
Günümüzde özellikle gençler arasında, uluslararası iletişimle çok hızlı yayılan küresel popüler kültürün bir yansıması olarak “totem yapmak” şeklinde yaygınlık kazanan ritüeller de büyüsel işlemlerdir. Totem yapmak, filmler, diziler, tv, sanalağ, vd. araçlarla halkın dikkatinde olan sporcular, sanatçılar, siyasetçiler, vd. yoluyla yayılan bir modadır. Moda, günümüzde küresel kuruluşlar tarafından belirlenir,(1) sınır tanımaz iletişim organlarınca dünyaya yayılır ve yerel kuruluşlarca da ilgili ülkede yayılması, benimsenmesi sağlanır. Her ne kadar, Türkçe Sözlük’te modanın “toplumsal beğeni”(2) olduğu bilgisi verilse de moda, topluma çeşitli yollarla benimsetilir, beğendirilir. Renkler, biçimler, hareketler, tavır ve davranışlar, yeme-içme, eğlence, vd. moda haline getirililebilinir. Totem yapmak da bu süreçte bir tüketim faaliyeti olarak moda hâline getirilmiş ve gençlere sunulmuştur. Bu arada, totem yaptığını söyleyen gençlerin totem kavramını bilmediklerini de söyleyelim. Günümüz gençleri arasında birinin söylediği “totem yapıyorum” sözünden diğerinin de “ben de şöyle totem yapıyorum”una uzanan bir yayılma ile gençler totem yaptıklarını sanarak kendilerince geliştirdikleri ritüelleri gerçekleştirmektedirler.
Totem sözcüğü, Tanyu’nun (1984:155-159) verdiği bilgilere göre, Kızılderili Ojibva kabilesinde kullanılan “Onun erkek kardeşi ile kız kardeşi akrabadır” anlamındaki “ototeman” sözcüğünden türetilen “totam”dan gelir. Aynı atadan/anadan geldiklerine, köken olarak aynı kökten türediklerine inanan insanların oluşturduğu toplulukta (kabilede) bu ana/ata; herhangi bir hayvan, bitki, kaya, dağ, mağara ya da gök gürültüsü, yağmur, yıldırım, yıldız, ay, güneş gibi göksel bir varlık olabilir. Totem olan varlıkta ya da nesnede Bergson’un (2004:119) rûhların özünü oluşturduğunu ve yaşamın evrensel ilkesi olduğunu belirttiği “mana” bulunur. Bu nedenle toteme yaklaşmak, dokunmak tabu olarak değerlendirilir.
Aynı toteme bağlı oldukları, yani aynı kökten geldikleri için kabilede bir kan akrabalığı olduğu benimsenir, bu da kabile içi evliliğin yasak olduğuna, evliliklerin dışarıdan adaylarla yapıldığına (egzogami) işaret eder. Kimi kabilelerde bireylerin kendi totemleri de olabilir; ancak bu totem ata/ana olarak değil, kişiyi koruyucu bir rûh, koruyucu hayvan şeklinde düşünülür. Totem olan varlığın, nesnenin simgesi, kabile üyelerince bedenlerine, oturdukları çadıra, kulübeye ya da kullandıkları eşyalara (kılıç, kalkan, kemer, vd.) resmedilir. Böylelikle totemin koruculuğu sağlanır. Çünkü totem, “klanın koruyucu ruhu ya da gözetenidir, klan halkına güç zamanlarda yol gösterir, çocuklarını daima tanır ve korur.” (Freud 1998:15). Bu resmetme bir büyüdür ve totem olan varlığın simgesi, parça-bütün ilişkisi uyarınca totem olan varlığın gücünü taşıyıcı işlevdedir. Totem olan varlık bir hayvan ya da bitki ise, bu hayvanın ya da bitkinin yerini tutan, onu işaret eden bir parçasını hayvan ise tüyünü, derisini, dişini, tırnağını, bitki ise dalını, dikenini, çiçeğini, yaprağını, vd. kişi üzerinde taşıdığında da S. V. Örnek’in Frazer’den aktardığına (1995:141) göre, yine parça bütüne aittir ilkesi uyarınca temas büyüsü (kontajiyöz büyü) yapılır. Diğer yandan totem varlığın taklit edilmesi, bir takım ritüeller gerçekleştirerek taklit büyüsü yapılmasıyla (anolojik büyü, homeopatik büyü) kişi/ler, totem varlığın koruyuculuğuna sığınırlar. Totem varlık ile kabile arasındaki bağın sağlam tutulması yönünde totemi kutsayan birtakım büyüsel ritüeller yapılır. Bu ritüellerin amacı, çoluğa “çocuğa, mala mülke, iyi ürün almaya, zararlı etkileri uzaklaştırmaya” (Örnek 1995:133) yöneliktir.
Ritüel, arka planında bir inançla herhangi bir amaca yönelik kalıp sözler ve eylemlerden oluşur. Bireysel olarak ya da belli bir topluluk tarafından uygulanır ve hedefinde gerçekleşmesi istenilen bir dilek vardır. Ritüeli gerçekleştiren kişi ya da ritüelin gerçekleşmesine katılanlar için ritüelin anlamı ve değeri, kalıp sözler ve davranışlarla tekrarlanır. Çünkü, ritüel zaman içerisinde kuşaktan kuşağa aktarılan kalıp sözler ve hareketlerden oluşan bir uygulamadır. Ritüel her uygulandığında yeniden yaşanır. Kişiye, aileye, belli bir topluluğa ya da daha büyük bir inanan kitlesine özgü ritüeller olabilir. Sözgelimi pek çok dinî ritüel, o dinin dünyadaki mensuplarınca uygulanabilir.
Ritüeller dinî ya da din dışı olabilir; ancak her ne kadar din dışı da olsa ritüelin tekrar edilmesindeki sözlerin, hareketlerin geri planında yine belli bir inanç, gerçekleşmesi istenen bir dilek söz konusudur. Bireysel ritüellerde kişinin iyi hissetmesi, çevresine olumlu bakması gerçekleşirken toplulukta ortak duygu ve değerler etrafında birleşme, bütünleşme, dayanışma sağlanır, ortak hafıza güncellenir. Yani, “[r]itüelin gerçekleştirilmesi sırasında kullanılan semboller, kelimeler, jest ve mimikler yoluyla kolektif birleşim sağlanır.” (Karaman 2010:230).
Bireysel ritüellerde –yazımızdaki temel konu- kişi, içinde bulunduğu durumdan çıkmak, hedeflediği gerçekliği sağlamak yönünde çabalarda bulunur. Söz, eylem, simgesel bir nesnenin taşınması ya da bunların hepsi bir arada olarak ritüeller gerçekleştirilir. Kişinin “totemim” dediği şey, büyüsel bir işlem, büyüsel bir ritüeldir..
Türkiye’de 35-40 yıl öncesi gençlerinin dinî inançları çerçevesinde dua etmeleri ve yüce bir gücün iradesine teslim olmaları söz konusuyken günümüz gençlerinde dinî inançlar yanında çok değişik inanç ve amaçlarla ritüeller gerçekleştirmektedirler. Elbette ritüel “bireye kendi öznel tecrübelerinin yerini tayin etme imkânı verir.” (Karaman 2010:232). Ancak, bireysel bir inanma, öznel bir tecrübe de olsa kişinin yöneldiği güç, kendi kutsalıdır. Bu durumun ailevî, ekonomik, siyasî, dinî, ahlâki pek çok nedeni olabilir. Günümüzün bilimsel, teknolojik ilerlemeleri, yaşanılan ekonomik, siyasî, toplumsal ve dolaysıyla kültürel değişmeleri yanında, -her ne kadar yanlış şekilde totem yapma olarak adlandırılsa da- yaşanılan zamana uygun ritüellerin üretildiği görülmektedir. Çünkü, insan yaşadığı çevreyi, olayları, durumları bilimin bunca gelişmişliğine karşın, içinde bulunduğu koşulların da etkisiyle hâlâ yeterince anlayamıyor, çözümleyemiyor. Dolayısıyla bilimle açıklayamadığı, çözümleyemediği, kimi zaman algılayamadığı ve doğaüstü, insanüstü olarak adlandırdığı olaylar, durumlar karşısında, mitik dönem insanı gibi, kendi gücü üzerinde Tanrı’ya ya da başka güçlere sığınma ihtiyacı duyarak modern ritüeller üretiyor. Ancak, bu üretmeyi, tv’de, sanalağda, dizilerde, filmlerde, reklamlarda, vd. gördüğü sanatçı, sporcu, siyasetçi ya da yakın arkadaşlarının davranışlarını öykünerek yaptığı için üretilen ritüeller biri birinin tekrarı, benzeri oluyor ve sıradanlaşıyor.
Konuştuğumuz, davranışlarına tanık olduğumuz pek çok gencin (üniversite öğrencileri) ifadelerinden edindiğimiz bilgilere göre, değişik zamanlarda, daha çok da kendilerini zorda, sıkıntıda hissettikleri zamanlarda, çok çeşitli amaçlarla totem yaptıklarını belirtiyorlar. İçinde bulundukları koşulların, daha doğrusu zorlukların, sıkıntıların üstesinden gelmek üzere kendilerince kurguladıkları ritüelleri, yani var olan duruma etkimesini düşündükleri büyüsel işlemleri yapıyorlar:
-Kazâ yapmamak için arabasını çalıştırmadan -kimse görmeden- direksiyonu üç kez öpmek,
-Sınavda başarılı olmak için uğur böcekli anahtarlığını sınav kâğıdının üstüne koymak,
-İş görüşmesine gittiğinde kapıdan sağ ayağını atarak girip okuduğu âyet-el kürsi’yi iş sahibinin yüzüne üflemek,
-Sınavda başarılı olmak için çevresindeki arkadaşlarına çalışmadığını, kötü not alacağını söylemek,
-Arkadaşlarıyla bozuşmamak, ağzından kırıcı bir söz çıkmaması için evden çıkmadan dilini üç kez eliyle bükmek,
-Eve hırsız girmesin diye kapıyı kapattıktan sonra anahtarla üç kez kapının koluna vurmak,
-Deliksiz bir uyku uyumak için dişlerini fırçaladıktan sonra kimseyle konuşmadan yatmak,
-Para ihtiyacı olduğunda sağ eliyle “saçımın sayısınca” diyerek saçlarını ovuşturmak,
-Sevdiği kişinin ilgisini çekmek ve onun sevgisini kazanmak için onun adını tekrar ederken onu hayâl etmek, vb.
Örnekler, -kuşkusuz çoğaltılabilir- düşünüldüğünde, söz ve eyleme bir de istek/dilek eklenir. Tabii ki bu isteğin, dileğin gerçekleşeceğine de inanç söz konusudur. Birey için bu ritüeller,
Kaynaklar
BERGSON, Henri 2004, Ahlâkın ve Dinin İki Kaynağı, Doğu-Batı Yayınları (çev. M. M. Yakupoğlu), Ankara
FREUD, Sigmund 1998, Totem ve Tabu (çev. N. Berkes), Çağdaş Yayıncılık, İstanbul
KARAMAN, Kasım 2010, “Ritüellerin Toplumsal Etkileri”, Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, sayı:21, s. 227-236.
ÖRNEK, Sedat Veyis 1995, 100 Soruda İlkellerde Din, Büyü, Sanat, Efsane, Gerçek Yayınevi (3.b), İstanbul
TANYU, Hikmet 1984, “Totem, Totemizm ve Tabu Üzerinde Yeni Araştırmalar”, Ankara Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi Dergisi, c.26, sayı:1, s. 155-172.
DOGUBATI