Tarih: 21.04.2014 13:40

İkisi de Birbirine Muhtaç mı?

Facebook Twitter Linked-in

Halil Mabruk

Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üye olma çabaları, Avrupa Birliği’nin, müzakerelerin ilerlemesinin önüne koyduğu birçok engelle karşılaşıyor. Türkler arasındaki yaygın kanıya göre AB, Türkiye’nin üyeliğini engellemek için çeşitli bahaneler üretiyor.

Türkiye’nin AB’ye üyelik müzakereleri neredeyse bir donma evresinde seyrediyor ve müzakereler çok yavaş ilerliyor. Nitekim AB, Türkiye-Avrupa Ortaklık Komitesinin Brüksel’deki merkezinde yapılması planlanan toplantının belirsiz bir tarihe ertelendiğini geçen hafta ilan etti. AB bu ertelemeyi, Twitter ve YouTube İnternet sitelerini kapatan Türkiye hükûmetinin hukuk ve özgürlüklere karşı tutumuna bağladı.

Ankara’nın daimi hasımı Yunanistan`ın AB Dönem Başkanı olması, duraksama hâlini daha da güçlendirdi. Ancak Avrupa Komisyonunun Genişleme ve Komşuluk Politikasından Sorumlu Üyesi Stefan Füle’nin cuma günkü açıklamaları, Füle’nin iki tarafa da eşit mesafede durduğunu gösterdi.

AB Türkiye Delegasyonu resmî İnternet sitesi, Füle’nin Brüksel’de Karma Parlamento Komisyonu önünde yaptığı konuşmadan şu sözleri aktardı: “Son üç ayda yaşanan gelişmeler, Türkiye’nin uluslararası değerlere ve standartlara bağlılığına gölge düşürdü.” Ancak Füle, önümüzdeki üç ayın kendisini yanıltmasını ve Türkiye’nin AB’ye daha da yaklaşacak reformlara yeniden girişmesini ümit ettiğini belirtti.

Bahaneler

Ankara’daki Stratejik Düşünce Enstitüsünde araştırmacı olan Cahit Tuz, Türkiye-AB Ortaklık Komitesi toplantısının ertelenmesinin, özgürlükler ve insan haklarıyla dolayısıyla da Twitter veya Youtube İnternet sitelerinin kapatılmasıyla bir ilgisinin olmadığını belirtti.

Tuz, AB’nin “çifte standart” uyguladığı görüşünde. Buna gerekçe olarak AB’nin, insan hakları konusunda saygın bir sicili olmayan Doğu Avrupa’daki ülkelerin üyeliğini kabul etmesini gösteriyor.

Çökmüş ekonomiden muzdarip olmalarına rağmen Yunanistan ve Kıbrıs Rum Kesimi’nin AB’ye üye olmasındaki çelişkiye de dikkat çeken Tuz, bu üyeliklerin AB ekonomisine ağır bir yük getirdiğini vurguladı. Siyasi Analist Mehmet Öztürk de Tuz ile aynı görüşleri paylaştığını belirtti ve “Avrupa’da Twitter ve Youtube sitelerinin kapatılmasından daha kötü ihlaller var. Özellikle de Almanya ve İngiltere’de. Ancak bu mesele, Türkiye’nin AB’ye üye olma yolunda attığı adımları engellemek için gerekçe olarak kullanıldı.” diye ekledi.

Avrupa’nın Çıkarı

AB’ye üye olması durumunda Türkiye nüfus bakımından Avrupa’nın en büyük üçüncü devleti olacak. Önümüzdeki 10 yılda da en büyük devlet olması tahmin ediliyor. Analistlere göre bu durum, Türkiye’nin Birlik içindeki konumunu güçlendirecek ve şu anda benimsediği stratejilerden farklı olabilecek bir doğrultuda Türkiye’ye liderlik fırsatı doğuracak.

Bugün ise Türkler, Avrupa’nın kendilerine ihtiyacı olduğu kadar kendilerinin Avrupa’ya ihtiyaçları olmadığını düşünüyorlar.

Öztürk, Avrupalı Müslüman topluluklar arasındaki nüfuzu ve Balkanlar’daki özel konumu dikkate alındığında Türkiye’nin AB’ye üyeliğinin, Avrupa’nın özellikle de Almanya’nın çıkarına olacağını düşünüyor.

Cahit Tuz ise Türkiye’nin AB’ye üyelik fırsatının güçlü bir konumda devam edeceği görüşünde ve Türkiye’nin genç nüfusunun Avrupa’nın genelindeki yaşlılık oranını dengeleyeceğini ve bunun yanı sıra iş ve üretim çarkını döndürecek insan kaynağını da sağlayacağını savunuyor.

Tuz ayrıca, Türkiye’nin AB’ye üye olmasının, kıtadaki dinlerin kaynaşmasını artıracağına ve aralarındaki iletişim kültürünü güçlendireceğine işaret ediyor. Tuz’a göre son yerel seçimler, Türklerin AB’ye üyelik konusuna önem vermediğini gösterdi. (El Cezire-İnternet - 15 Nisan 2014)




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —