UNUTMAYALIM
*BAKÜ MEKTUBU*
Otuz yedi yılı aşan bilim hayatı deneyimimden yazmalarla uğraşmak kadar meşakkatli bir işin mahlasların gerçek sahiplerini bulmak olduğunu kesinlikle söyleye bilirim.Bir anlığa gözünüzün önüne getirin:geçtiğimiz yüzyılın ilk çeyreğinde henüz bağımsız devlet değilken Çalk Rusya`snın birer eyaletleri olarak önce Tiflis`te,daha sonra Bakü`de çıkarılan gazete ve dergilere uygulanan sansür Türk-islam dünyasının günümüze kadarki en etkili mizah dergisi ünvanını koruyan `Molla Nasrettin`inin imtiyaz sahibi ve başyazarı Celil Mehmetkuluzade tarafından “Kişmişovlar,Karagözovlar bize göz açtırmıyorlardı” sözleriyle dile getirilmişti(ikisi de ermeni menşeli sansür memurlarıydı).Mahlas kullanarak yazmak zorunda bırakılmak Orta çağlardan kalma bir gelenek olup,20.yüzyıldaki farkı reelist edebiyatın ve eleştirel basının ortaya çıkmasıyla sansürün daha da sertleşmesi ve bunun sonucu olarak adeta her yazı için farklı bir mahlas kullanma zorunluluğunun bulunmasıydı.İşte bunu tespit etmek o imzaları kullananların çağdaşları için bile çok zor olduğu halde,siz varın 70-80 sene sonra o mahlasları araştırmanın meşakkatini düşünün.Masamın üzerinde babamdan kalma ve Celil Mehmetkuluzade`nin doğumunun 100.yılı dolayısıyla 1967 yılında yayınlanmış kitaplardan birini açtığımda karşıma çıkan bir makaleye sarfedilmiş emeği görünce,gerçekten irkildim dersem,inanınız.
Makalenin konusu `Celil Mehmetkuluzade`nin bir gizli imzasına ilişkin kimi incelemeler`, yazarı o dönemde henüz yeni doktora tezini savunmuş İslam Ağayev`dir.Sekiz sayfayı bulan bu araştırmaya İslam Ağayev`in sarfetmiş olduğu zamanı görmeniz için 1906-1913 yılları arasında yayınlanmış kaç gazetey ve kaç dergiyi mercek altına aldığını görmeniz yeterli olacaktır.İşte bilimi bilim yapan öğelerin başında bu `iğneyle kabir kazma özelliği` gelmiyor mu,gelmemeli mi? Bu yazı dizisınde çalışmalarıyla ilgili kardeş Türkiye`ye bilgiler sunmaya çalıştığım Gulam Mehmetli,Aziz Mirahmedov,Kemal Talıbzade ekolünün alın teri+titizlik+disiplin ilkelerine sadık bilim insanları kuşağındandır Prof.Dr.İslam Ağayev.Hocam olmasından gurur duyduğum Prof.Dr.Hayrullah Mammadov ile tam aynı kuşaktan.Kaleme aldığı onbeş kitap ve yüz ellinin üzerindeki bilimsel makaleyle bilim tarhimizdeki yerini çoktan sağlama almış mütevazi bir akademisyen.Arşivlerin,kütüphanelerin eski eserler,gazeteler bölümünden hayatının sonuna kadar ayrılamamasının Ahundov merkez kütüphanemizdeki göreviyle ilintili olması da yadsınamaz bir durum olup,Ağayev`in 1961 yılında sovyetler döneminde bilimsel araştırmaların merkezi konumundaki Bilimler Akademisi`ne davet almasında da etkili olmuştu...
20 Ağustos 1932`de Bakü`de doğdu. İlk ve ortaokuldan sonra eğitimini işçi-gençler okulunda sürdürerek başarıyla mezun olduktan sonra 1952`de Bakü Devlet Üniversitesi`nin Filoloji fakültesini kazandı.Henüz lise yıllarında edebiyata gösterdiği ilgi üniversite eğitimi yıllarında arşivlere yönelmesiyle pekişti.Bu alanda ortaya koyduğu yetenekleri ve çalışma azmi sayesinde üniversiteden mezun olur olmaz Milli kütüphanemizin baş biliyograficisi olarak göreve başladı.Dört yıllık çalışma döneminde 20.yüzyılın başlarındaki Azerbaycan ve rus dilli basını didik didik eden İslam Ağayev için bilim dünyasına adım atmak birkaç bakımdan kolaydı:arşivlere aşinaydı,yazı yeteneğini geliştirmişti,kendisi için açtığı bir alan mevcuttu v.d.Onun kaleme aldığı temaların önemli kısmı sovyet rejiminin yasakladığı alanlar olmasına rağmen,Ağayev imkanların el verdiği ölçüde ele aldığı konuları bilim dünyasıyla paylaşıyordu.Doktora tezinin konusu teşkil eden `Zenbur` mizah`dergisi de ilk kez kapsamlı biçimde incelenen bir konu olup İslam Ağayev tarafından başarıyla sonuçlandırılmıştı.Edebiyat Araştırmaları Enstitüsü Bilim Konseyi`nin aldığı kararla Ağayev`in doktora tezi 1969 yılında `Zenbur` mizah dergisi` adıyla kitap şeklinde yayınlanmıştır.`Molla Nasrettin` dergisinin yayın politikalarını ve yazarlarını inceleyen İslam Ağayev 1984 yılında `Molla Nasrettin` dergisi ve 20.yüzyılın başları Azerbaycan edebiyatının fikir ve edebi bakımdan gelişmesi` konusunda profesörlük tezini savunmuştur.Prof.Dr.slam Ağayev`in 20.yüzyılın başlarında ortaya çıkmış edebiyatımızı ve basınımızı araştırması birkaç bakımdan önem arzetmekte olup onları bu şekilde sıralamamız mümkündür:
1) 19.yüzyılın ortalarından ilk düz yazı örneğimiz Mirza Fethali Ahundzade`nin uzun öyküsüydü.Celil Mehmetkuluzade 1894`te kaleme aldığı `Danabaş köyünün havadisleri` romanında günlük hayatı edebiyat sayfalarına taşıdığı gibi `Gerçekçi edebiyat` akımının temelini attı.Bundan dolayı İslam Ağayev`in bu büyük şahsiyetin edebi eserlerini doğru metodolojiyle araştırması bizim için çok önemli olmuştur;
2) Mehmetkuluzade`nin 7 Nisan 1906`da nüfusunun önemli kısmı Türklerden oluşan Tiflis`te `Molla Nasrettin` isimli mizah dergisi çıkarmaya başlaması gerek bizim milli bilincimizin şekillenmesinde ve gerekse eğitimsiz bırakılmış müslüman Şarkı`nın uyanışında tarihi bir görevi yerine getirmiştir.Prof.Dr.Ağayev`in bu konudaki incelemeleri ise milletimizin gerek Celil Mehmetkuluzade`yi ve gerekse `Molla Nasrettin` dergisini daha iyi tanımasına neden olmuştur.
3) Şeyh ül Muharririn Celil Mehmetkulzade ve `Molla Nasrettin` dergisi ekolleri etrafında gelişmiş edebiyat ve gazetecilik geleneğindeki yazarlar ve gazeteciler de bu vesileyle Prof.Dr.İslam Ağayev`in kaleminden bilim dünyasına ve genel okur kitlesine tanıtılmıştır.
O şahsiyetlerden biri olan Ali Abbas Muznib 1937 yılında infaz edilmiş şair ve gazetecilerimizden biri olup ismi neredeyse yarım yüzyıl yasaklılar listesinde bulunmuştu. Prof. Dr. İslam Ağayev sovyet döneminin sonuna gelinirken yıllar uzunu arşivlerden Ali Abbas Muznib ile ilgili derlediği belgelere istinaden peşpeşe yazılar yayınlatmıştı. Ağayev`in, Muznib konulu araştırmaları 2000 yılında ilk kez kitap şeklinde yayınlanmış, 2005 yılında ise Muznib`in hep arşivlerde kalmış yazıları da eklenerek genişletilmek suretiyle ikinci kez ışık yüzü görmüştür.`Molla Nasrettin` dergisinin gündeme taşıdığı konulara ve derginin içeriğine ilişkin sovyet döneminde iki kitap kaleme alan İslam Ağayev`in o dönemdeki en mühim çalışmalarından biri de `Molla Nasrettin` ekolüne mensup ünlü şairimiz Ali Kulu Gamküsar`ın hayatı ve eserleri üzerine kaleme aldığı kitap olmuştur. Celil Mehmetkuluzade`nin müsait olmadığı dönemlerde Tiflis`te ve Bakü`de `Molla Nasrettin` dergisinin yayın yönetmenliğini üstlenen Gamküsar`ın o döneme kadar çok da bilinmeyen hayatı Prof.Dr.Ağayev`in bizzat arşivlerden derlediği belgeler üzerinden detaylarıyla okurlara sunulmuştur.`Ali Kulu Gamküsar (hayatı ve yaratıcılığı) isimli kitap Şark`ın aydınlanması sürecinde adeta bir dinamo görevi üstlenmiş `Molla Nasrettin` dergisi ekolünün gücünü görmek bakımından da mühim bir inceleme kitabı niteliği taşımıştır.Celil Mehmetkuluzade ölümünden kısa süre önce kaleme aldığı anılarında sahibi olduğu derginin ilk sayısının çıkmasıyla ilgili `Molla Nasrettin`i tabiatın kendisi yarattı,zamanın kendisi yarattı` tespitinde bulunmuştur.Şark`ın ilk bağımsız cumhuriyetinin ilanında (28 Mayıs 1918) fikir,düşünce ve kültür tarihimizin en önemli hadisesi rolünü oynamış `Molla Nasrettin` dergisi ve derginin etrafında şekillenmiş ekolün her bir ferdinin hayatının ve faaliyetlerinin incelenmesi bizim açımızdan onurlu bir iş olup hayatını bu alana adamış Prof. Dr. İslam Ağayev`in o onuru haketmiş bir bilim ve gönül adamı olduğunu tereddütsüz şekilde ifade etmek hepimzin borcu olmalıdır.Ve Prof.Dr.Ağayev`in bilimsel çalışmalarının mantıklı sonucunu Şark`ın ilk Cumhuriyeti üzerine farklı açılardan yapılan araştırmalara büyük katkılarda bulunması teşkil etmiştir.Ki bunun da gerek İslam Ağayev`in kendi çalışmaları ve gerekse 1918-1920 yılları arasında sadece yirmi üç ay ömrü olmuş ama Mehmet Emin Resulzade`nin de vurğuladığı üzere `O yirmi üç ayda milletimize özgürlüğü tattıra bilmiş` Milli Cumhuriyetimizin özellikleri bakımından simgesel yanları bulunmaktadır.Şu şekilde ifade etmemizde bir mahsur yoksa Prof.Dr.İslam Ağayev hayatını verdiği bilimsel çalışmalarıyla Milli Cumhuriyetimiz`in tarihteki yerine ışık tutmuşsa,Cumhuriyetimizin isimleri yaklaşık yetmiş sene yasaklı durumda olmuş kurucularının ruhları da Ağayev`in bu çalışmalarından dolayı şad olmuş ve olmaya devam edecektir.Hayatını adadığı bilimsel çalışmalarının sonucu olarak 2008 yılında yayınlattığı `Edebiyat,basın ve gazete inceleme yazılarının meseleleri` kitabı da bir bilgenin erişe bildiği noktadan hem geriye boylanmalarının ve hem de geleceğe doğru attığı ufuk turlarının bir sonucu olarak kütüphanelerimizdeki yerini almıştır.
Prof.Dr.İslam Ağayev`in altmış seneyi bulan çalışmaları `Bilim insanı nasıl olunuyor,oluyor,olmalı?` sorularının cevaplarını kendi içersinde barındıran çok değerli kaynaklar olarak Edebiyat bilimciliğimizin tarihindeki kendine ayrılmış yer çoktan hakederek aldığı gibi onun mütevazi kişiliği bilim dünyası için de insanlık için de hep örnek olarak yaşayacaktır.
İşte günümüzde özlemini çok çektiğimiz o mütevazilik...
Aziz hatırası önünde saygıyla eğilmemizin bir nedeni de işte o mütevazilik olmalı...
Saygılarımızla...